6 Temmuz 2008

'Beni bir gün Meclis'te göreceksiniz'


Tuğba Özay milletvekili olmakta kararlı...

Hapisteyken yazdığı 'Bedel' adlı kitabının ilk imza gününde yoğun ilgiyle karşılaşan Tuğba Özay, birbirinden iddialı açıklamalar yaptı...

MECLİS'E GÖZ DİKTİ ..!

Çok mutlu olduğunu dile getiren Özay, "Kitap yazmak albüm yapmak gibi bir şey değil. İnsanların duygularına hitap ediyorsunuz. Kendi duygularınızı dile getirerek, insanların kafasında sizin hakkınızda oluşmuş olan yargıları değiştirebiliyorsunuz" dedi. İmza gününde kendisine yöneltilen soruları da yanıtlayan Özay, hapisteyken siyasi çevrelerden de destek telefonları aldığını söyledi ve "Beni bir gün mutlaka TBMM'de göreceksiniz" diye konuştu. Tuğba Özay, hapisten çıktıktan sonra fiyatını arttığı yönündeki haberlere de şu sözlerle açıklık getirdi: "Benim fiyatım her zaman yüksekti. Ben bu piyasada fiyat belirleyici bir insanım. Geçmişte de benden sonraki ya da benim ayarımdaki mankenlerin fiyatı, benim verdiğim fiyata göre belirleniyordu. Artık her işi kabul etmiyorum. Kendime vakit ayıracağım. Hedefim; televizyon ve sinemada başarılı olup, bir model okulu açmak."



Daha önce de kitap yazmıştı...!


''Rulet Operasyonu'' soruşturması çerçevesinde 167 gün tutuklu kalan Tuğba Özay, 23 Ocak 2008'de tahliye edilmişti. 1 Mayıs'ta daha önce tutuksuz olarak yargılanan Tuğba Özay'ın duruşmalardan vareste tutulması kararlaştırılmıştı.

Kitaptan...

"Başımı şöyle hafifçe sağa çevirip baktığımda fırfırlı eteğiyle kapının önünde bisikletine binen bir çocuk görüyorum. Tam kalbinin ortasında minik telaşlı bir serçe taşıyan, sevmek ve sevilmek isteyen, yaşamı sevmek ve sevilmekten ibaret bir heyecan olarak hayal eden küçük bir kız.

Sonra gazeteleri okuyup televizyonları seyrederken, ülkenin en ünlü mankeninin yanından hiç ayırmadığı hatta içinde taşadığı o küçük kızın hiç fark edilmediğini görünce şaşırıyorum.

O küçük kız şaşırıyor...

Sonra... Sonra ellerim kelepçeleniyor ve hapishaneye götürülüyorum. O küçük kıza yaşamın sevmek ve sevilmekten ibaret olmadığını öğretmek için... Sonra o küçük kız eğilip, bükülüp, çarpıtılıp başka başka şekillere sokuluyor. Hiç olmadığı şekillere...

Ve işte şimdi o küçük kız konuşuyor... Kendine, yaşadıklarına ve gördüklerine dair... Üstelik tüm içtenliğiyle... Yaşamın sevmek ve sevilmekten ibaret olduğuna inanmanın bir mücadele biçimi ve bir duruş olduğunun bilinciyle... O minik serçenin telaş ve sıcaklığını göğüs kafesinde her an hissederek..."(SABAH)


Hiç yorum yok: