22 Temmuz 2008

30 Yıldır Hiç Dışarı Çıkmadı

Fransa bu olayı konuşuyor. 17 yaşında bir eve kapandı 30 yıl boyunca hiç dışarı çıkmadı. Saçları ise 3 metre uzadı. Polis ölen annesini aramak için eve gidince inanılmaz bir manzarayla karşılaştı.

Fransa bu olayı konuşuyor. Polis ölen annesini aramak için eve gidince inanılmaz bir manzarayla karşılaştı. Evde saçları 3 metre uzamış bir adamla karşılaştı. Yapılan araştırmada adamın 30 yıl boyunca hiç dışarı çıkmadığı tespit edildi. Fransa'nın Monako kentinde zenginlerin yaşadığı Cap Martin'de polis 7 Temmuz'da Therese Pages evinde araştırma yaptı.

Kadın oturduğu koltukta ölü bulundu. Ancak polisi hayrete düşüren olay bu değildi. Çünkü 30 yıldır hiç dışarı çıkmamış ve saçları 3 metre boyunda bir adama rastladı.

Adamın 30 yıldan bu yana emekli annesi ile birlikte yaşadığı ve bu süre içinde dünyayla ilişkisini keserek, evde yaşadığı ortaya çıktı. Michel Pages adlı adam 1974 yılından bu yana hiç güneş yüzü görmemiş.

Michel henüz 17 yaşında iken dünyayla bağlarını keserek evde yaşamayı seçmiş. Michel Pages bulan polis, "Ev çok kötü bir şekilde kokuyordu. Açlıktan zayıf düşmüş bir adam gördüm. Çok kötü kokuyordu ve pantolonuna yapmıştı" dedi.(HABER7)

Nuri Alço Gazozu Geliyor


Viskisi, purosu, ropdöşambırıyla ve en önemlisi gazoz terimiyle ünlü sinema sanatçısı Nuri Alço, yeniden ilgi odağı olurken, gazoz işine gireceğini açıkladı.

Gazoz temasının işlendiği son reklam filmiyle yeniden gündeme oturan Nuri Alço, ismini açıklamadığı ünlü bir gazoz firması ile Nuri Alço ismiyle farklı bir gazozu piyasaya sürmek için hazırlık yaptıklarını söyledi. 80'li yılların 'tecavüzcü' sembolü haline gelen ünlü aktör Nuri Alço'ya gençlerin duyduğu hayranlık her geçen gün artıyor. Oynadığı filmlerde genç kızları tuzağa düşüren kötü adam tiplemesiyle karikatürleşen Alço; elinde viskisi ve purosu, sırtına giydiği ropdöşambırı ve son olarak oynadığı gazoz temalı reklam filmiyle bir anda yeniden aranılan isim haline geldi. Yakın arkadaşı Türkiye Seyehat Acenteleri Birliği(TÜRSAB) Kuşadası Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı Bülent İlbahar'ı yeniden başkan seçilmesi nedeniyle kutlamak için Kuşadası'na gelen ünlü aktör, Kuşadası'nda da hem Kuşadalıların hem de yerli turistlerin ilgi odağı oldu.

Yoğun bir talep ile karşı karşıya kaldığını açıklayan Nuri Alço, yeni reklam filmleri için gelen talepleri değerlendirdiğini söyledi. Nuri Alço, ünlü bir gazoz firması ile görüşme halinde olduklarını belirterek, “Amacımız, Nuri Alço ismiyli bir gazozu piyasaya sürmek. Bunun için çalışmalarımız ve görüşmelerimiz sürüyor. Bu gazozun farklı olmasını istiyoruz. Yakın zamanda Nuri Alço gazozu piyasaya sürülecek” dedi.

Özellikle gençlerden büyük ilgi gören Nuri Alço, bu yoğun ilgiden son derece memnun. Gençlerin ilgisinden bir hayli memnun olduğunu söyleyen Alço, “Karakter oyuncusu olup da yıllar sonra bu kadar el üstünde tutulmak beni çok mutlu ediyor. Gençlerin saygı duyuyor. Anneler elime yapışıp, 'Sizin sayenizde genç kızlar kötü yollara düşmekten kurtuldu'” diyorlar” şeklinde konuştu.(HABER3)

Suna Pekuysal'ı Kaybettik


Geçtiğimiz perşembe akşamı evinde düşme sonucu kalça kemiğini kıran 75 yaşındaki ünlü tiyatro sanatçısı Suna Pekuysal bu sabah hayatını kaybetti.


İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan Pekuysal, Ortopedi Kliniği'nde tedavi altına alınmıştı.

SUNA PEKUYSAL KİMDİR?

Asıl adı Suna Belener olan Suna Pekusal, sinema, tiyatro ve TV oyuncusu, seslendirme sanatçısıdır.

1933 doğmlu olan ünlü sanatçı, İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan ve Bale Bölümü'nde öğrenim görürken, 1949 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun çocuk bölümünde Kadri Ögelman'ın "Artist Aranıyor" adlı oyunuyla ilk kez sahneye çıktı.

Üç yıl sonra dram bölümüne geçti. 1964 yılında gazeteci Ergun Köknar ile evlendi. 1973 yılında oğulları Sait Ali Köknar dünyaya geldi.

54 yıl Şehir Tiyatroları'nda görev yapan sanatçı, 24 Ekim 1998 tarihinde Şehir Tiyatroları'ndan emekli oldu.

Sanat yaşamı boyunca 250'den fazla oyunda rol alan Suna Pekuysal, 100'e yakın sinema filminde de rol aldı.

Pekuysal, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda 1984 yılında sahnelenen, Ekrem Reşit Rey'in 1933 yılında kaleme aldığı, Cemal Reşit Rey'in bestelerini yaptığı ve Haldun Dormen'in sahneye koyduğu "Lüküs Hayat" adlı müzikalde Zihni Göktay ile 14 yıl aralıksız olarak oynadı. Büyük bir başarı kazanan ve yediden yetmişe her yaştan seyirciye nostalji yaşatan "Lüküs Hayat"ın ardından emekli olan sanatçı, Şehir Tiyatroları'nda Joseph Kesselring'in yazdığı ve Çetin İpekkaya'nın yönettiği "Ahududu" adlı oyunda konuk sanatçı olarak rol aldı. Suna Pekuysal, 53 yılda 250 oyunda, 100 filmde rol aldı. Adı, her zaman Türk tiyatrosunun en iyileri arasında anıldı. Sanatçı, dizi filmlerde de rol aldı.

Suna Pekuysal'a göre "Sanatçının emeklisi olmaz". O, ölene kadar tiyatro yapmak istiyor ve ısrarla vurguluyor: "sahnede ölmek istiyorum!"(İHA)

9 Temmuz 2008

''Garfield'' yeni maceralarla geliyor


Dünyanın en komik, ünlü ve sevilen kedisinin Komedi Festivali'ni ve sevgilisi Arlene'i kazanmak için verdiği mücadeleyi anlatan ''Garfield's Fun Fest / Garfield Komedi Festivali'' 29 Ağustos'ta vizyona girecek.

AA muhabirinin United International Pictures (UIP) Türkiye'den aldığı bilgiye göre, senaryosunu Garfield serisinin yaratıcısı Jim Davis'in yazdığı, "Cesur Balık" ve "Garfield Geri Dönüyor" filmlerinin yönetmeni Mark Dippe ile Kyung Ho Lee'nin yönettiği film hakkında ilk bilgiler yayınlanmaya başladı.

"Garfield Komedi Festivali"nde "Garfield"i yine Okan Bayülgen seslendirdi. Filmde "Bekçi" karakterine Ahmet Erez, "Roger" karakterine Serhan Arslan, "Charles" karakterine Ayhan Kahya, "Freddy" karakterine Devrim Parscan ses verdi.

Bugüne kadar Türkiye sinemalarında "Garfield" filmlerini 938 bin kişi izledi. Dünyada 135 milyon "Garfield" kitabı satıldı.

''Garfield 'Komik Su'yun peşinde''

Dünyanın en tembel, açıkgöz ve sevimli kedisi Garfield'ın yeni macerasının konusu şöyle:

"Garfield, çizgi roman dünyasının en eğlenceli performansının ödüllendirildiği 'Komedi Festivali'nde uzatmalı sevgilisi Arlene ile bugüne kadar defalarca birincilik kazanmıştır.

Ancak bu yıl Garfield tek başına yarışmak zorunda kalır. Çünkü çizgi roman dünyasına yeni adım atan yakışıklı kedi Ramone, çok kısa sürede inanılmaz bir hızla çok sayıda hayran edinmiş ve bu arada Garfield'ın uzatmalı sevgilisi Arlene'in de kalbini kazanmıştır.

Yükselen değer Ramone ile Arlene'in birlikte sergilediği tango dansının izleyicilerin büyük beğenisini ve takdirini kazanması üzerine Garfield ümitsizliğe kapılır ve eski popülerliğini elde edebilmek için çareler aramaya başlar.

Bu amaçla da Garfield ile sadık dostu Odie, Garfield'a 'Komedi Festivali' birincilik ödülünü kazandıracağı söylenen efsanevi 'komik su'yu bulmak için bir yolculuğa çıkarlar.

Bu suyun, dünyanın ilk komedyeni Freddy Frog'u yarattığı söylenmektedir. Yolculuk boyunca çeşitli sınavlardan geçen, çeşitli engellerle karşılaşan kahramanlarımız Garfield ile Odie sonunda Freddy Frog'la tanışmayı başarırlar.

Freddy Frog ihtiyaç duyduğu mizah gücünün aslında kendi içinde olduğunu Garfield'ın anlamasına yardımcı olur. Garfield artık ne pahasına olursa olsun 'Komedi Festivali' yarışmasına geri dönmelidir.

Bunu yapmadığı takdirde yükselen değer Ramone hem yarışmayı hem de Arlene'i kazanacaktır."

'Ay' oluşumu sırasında su içeriyormuş



Ay'ın yaklaşık 4,5 milyar yıl önceki oluşumu sırasında su içerdiği tespit edildi.


Bilim adamları, ABD'nin Ay'a gönderdiği Apollo 11, 15 ve 17 uzay araçlarının topladığı, gök taşı veya kuyruklu yıldızların jeokimyasal özelliklerini barındırmayan ve aralarında suyun da olduğu birtakım uçucu elementleri içeren volkanik kaya örneklerini inceledi.


Şimdiye dek Ay'ın kuzey kutbu yakınlarında göktaşı veya kuyruklu yıldızların çarpması sonucu oluşmuş suyun izlerine rastlanacağı tahmin ediliyordu.


Ancak Washington'daki Carnegie Enstitüsü'nden Erik Hauri ve ekibi, çok az miktarda da olsa suyun varlığını tespit edebilen yeni bir yöntem kullanarak, manto ve kabuğunun, Ay'ın yaklaşık 4,5 milyar yıl önceki oluşumu sırasında büyük miktarda su içerdiğini tespit etti.


Araştırmaya imza atanlardan Alberto Saal'in görev yaptığı Brown Üniversitesi'nden yapılan açıklamada da, "magmanın su buharının yaklaşık yüzde 95'inin yanardağların gaz boşaltması sırasında uzaya yayıldığını, ancak bir miktar buharının Ay'ın kuzey kutuplarına doğru yayılmış ve kraterlerin altında buz kütleleri şeklinde sabitlenmiş olabileceği" belirtildi.


İngiliz Nature dergisinde yayımlanan araştırmayı yorumlayan Fransız yer bilimci Marc Chaussidon ise, bu sonuçların birçok soruyu akla getirdiğini belirterek, "Ay'ın oluşumu sırasında bu su ne oldu, Ay eğer tamamen kuru değilse bu su nereden geliyor" diye yazdı.


NASA, 2009 yılında Ay'a Lunar Reconnaissance Orbiter adlı bir uzay aracı gönderecek. Lunar Reconnaissance Orbiter, uzaktan güdümlü bir darbe füzesi atarak Ay'da uygun bir arazide krater deliği oluşturacak. Uzay aracı bu deliği daha sonra uzaydan inceleyerek buz arayacak.

Kanada'ya 13 bin yıl önce dev bir cisim çarpmış



Amerikalı bilim adamları, 12 bin 900 yıl önce bugünkü Kanada'ya dev bir gök cisminin çarptığına dair kanıtlar bulduklarını bildirdiler.


Cincinnati Üniversitesi'nden Doçent Ken Tankersley başkanlığındaki ekip, ABD'nin Ohio ve Indiana eyaletlerinde "West and Indiana" Jeoloji Vakfı ile ortaklaşa yürüttüğü araştırmalarda elde edilen elmas, altın ve gümüş örneklerinin, bu yöndeki teoriyi doğrular nitelikte olduğunu açıkladı.


Ekibin başında yer alan Tankersley, bulgularının jeofizikçi Allen West'in yaklaşık 13 bin yıl önce bugünkü Kanada'ya bir kuyruklu yıldız ya da bir göktaşı çarptığı, bunun sonucunda kuzey yarımkürenin büyük bölümünün alevler içinde kaldığı yönündeki teorisine güçlü destek sağladığını belirtti.


Araştırmayı West'in teorisini çürütmek için başlattığını belirten Tankersley, ancak bu amaçla ABD'de incelediği altın, gümüş ve elmasların, Kanada'daki dev çarpışmayı ve onun geniş çaplı etkilerini gösterir nitelikte olduğunu kaydetti.

7 Temmuz 2008

Yumurtanın İçinden Yumurta Çıktı


Şırnak'ın Cizre İlçesinde Bir Tavuk Yumurtasının İçinden Başka Bir Yumurta Çıktı.


Boş zamanlarında evinde beslediği tavuk ve horozlarla ilgilendiğini belirten Nesim Dağlı, yumurta içinde yumurta bulunduğuna ilk kez şahit olduğunu söyledi. Dağlı, "Öğle yemeği için eve geldiğimde tavuk kümesinden çok garip sesler geldiğini duydum. Bir süre umursamadım ancak sesler devam edince merak edip kümese girdim. Her şey normaldi. Sesi kümesteki tavuklardan birinin çıkardığını gördüm ve yemeğimi yemek için tekrar eve döndüm. Ancak, tavuktan gelen anormal seslerin devam etmesi üzerine kız kardeşlerimden kümesin yanında nöbet tutmalarını istedim. Kısa süre sonra kardeşlerim, beni çağırıp tavuğun yumurtlayacağını söylediler. Ben de merakla tavuğun yumurtlamasını bekledim. Tavuk yumurtlarken yanındaki diğer tavuk da hemen yumurtayı gagasıyla kırdı ve tavuk ancak bu şekilde yumurtlayabildi. Bir de baktık ki, tavuğun yumurtası hindi yumurtasının neredeyse iki katı ve içinde de başka bir yumurta var. Çok şaşırmış haldeydim. Hemen durumu babama anlattım. İlk etapta inanmadı ama yumurtayı görünceo da çok şaşırdı. Cizre'nin alimlerine ve ileri gelenlerine de anlattım, onlar da ilk kez böyle bir şeye rastladıklarını söyledi" dedi.(İHA)


Hasan Doğan'ın Cenazesi Kaldırıldı


Geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan için bugün TFF'nin 4. Levent'teki merkez binasında bir tören düzenlendi. Saat 10.30'da gerçekleştirilen ve futbol ailesinin önde gelen isimlerini bir araya getiren törende, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, UEFA Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik, TFF Başkanvekilleri Lutfi Arıboğan ve Mahmut Özgener, Kulüpler Birliği Vakfı ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım birer konuşma yaptılar.

İlk konuşmayı yapan Özgener, son 36 saattir Hasan Doğan ile geçirdiği günleri bir film şeridi gibi gözünün önünden geçirdiğini belirterek, "O, Türk futbol ailesinin önemli bir neferiydi ama her şeyden önemlisi benim Hasan Ağabeyimdi. Ne zaman başım sıkışsa bilirdim ki Hasan Ağabey her zaman yanımda olacak. Çok değil, dört ay önce rahmetli babamı kaybettiğimde bir dakika olsun yanımdan ayrılmadı. Bir ağabey, bir başkan yeri geldiğinde baba yarısı olarak desteğini hiç esirgemedi. Ne zaman "başkanım çok çalışıyorsunuz, biraz dinlenin" desem, cevabı aynıydı: "Olur mu Mahmut, zaman az yapılacak iş çok. Türk futboluna çağ atlatmalıyız" derdi. 4.5 aylık görev süresinde yaptıkları da bunu kanıtlıyor. Şubat ayından bu yana hiçbir hafta sonunu İstanbul'da geçirmemişti. Futbol sevgisini daha da yaymak için Anadolu'yu dolaşıyordu. Tek hedefi gençleri futbola çekmekti. Projeleri, hedefleri, idealleri sahipsiz kalmayacak. Eminim o da bizi bir yerlerden seyrederek gurur duyacaktır. Aysel yengem ve bize miras bıraktığı evlatlarına sabır, kendisine Allah'tan rahmet diliyorum" diye konuştu.

Arıboğan ise, sözlerin bittiği ve anlamını yitirdiği bir an yaşadıklarını söyledi ve konuşmasını şöyle kaydederek, "Hasan Doğan uzak görüşlü, geniş vizyonlu ve projeleri olan bir spor adamıydı. Ne söylenmesi gerekiyorsa hepsini hak ediyordu. Birlikte çalıştığımız bu kısa süre içinde ondan çok şey öğrendik. O bizler için bir başkan olmanın çok ötesinde çok da iyi bir öğretmendi. Onun en büyük projesi, Türk futbolunda eksilen güven ve adalet duygusunun yeniden tesis edilmesiydi. Görevde olduğu 4.5 aylık süre içinde bu yolda çok önemli adımlar attı. Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun" ifadelerini kullandı.

Konuşmasına, FIFA Başkanı Sepp Blatter ve UEFA Başkanı Michel Platini'nin taziye mesajlarını ileterek başlayan UEFA Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik, "27 Haziran 2008'de başkanlar ve genel sekreterler toplantısı için Viyana'ya geldiğinde Avrupa Şampiyonası'yla ilgili tebrikleri kabul ediyordu. Ne mutlu ona demiştim. Kendisini sadece üç yıldır tanıyordum. Böylesine sevecen, hoşgörülü ve kavgacı olmayan bir insanı çok az gördüm. Sadece birkaç görüşmeyle bile insanlara kendisini sevdirmeyi başarmış bir insandı. Bunda insani değerleri de ön plana çıkarmasının da rolü vardı. Türk futboluna hoşgörüyle yaklaşan, uzlaşmacı ve değerli bir futbol adamını böyle kısa bir zamanda kaybettik" dedi.

Aziz Yıldırım ise yaptığı konuşmada, Doğan'ın futbol ailesinin karşı karşıya kaldığı derin kriz ortamından çıkartarak özlemi duyulan güven ve uzlaşı ortamını sağladığını ve bütün mesaisini Türk futboluna hizmet etmekle geçirdiğini belirterek, şöyle konuştu: "Onun döneminde futbolun ortak meselelerine, kulüplerin sorunlarına kalıcı çözümler üretildi. Kulüplerimiz arasındaki dostlu ve anlayış gelişti. Türkiye Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği tam bir anlayış uyumu ile ortak çalışmalar ürettiler. Vizyonu ile geliştirdiği yeni uygulamalar, futbolun değerini arttırdı. Bunun sonucunda kulüplerimizin gelirinde önemli artış oldu. Tüm kulüplerimiz adına aziz hatırası önünde şükranlarımı ifadeyi etmeyi bir borç olarak görüyorum"

"Dostum Hasan Doğan, daima adil, kararlı, doğru, cesur ve uzlaşmacı bir insandı. Asla onu kavgacı bir insan olarak görmedim. Onu tanıma şansına eriştiğim için çok mutluyum. Kaybetmenin ise derin ve tarifsiz üzüntüsü içindeyim. İyi bir insan, eşsiz bir dost, iyi bir aile babası ve kısaca son derece değerli bir insanı kaybettik. Onu ve gülüşünü daima özleyeceğiz."

"Düşünce ve icraatlarının Türk futbol ailesi bireyler arasında ektiği dostluk ve uzlaşma kültürünü sürdürecek ve bu şekilde onun kulüplerimize sağladığı barış ve güven ortamını geliştireceğiz. Başımız sağ olsun, vatan sağ olsun, kederli ailesine Allah sabırlar versin."

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu ise, 2008 Avrupa Şampiyonası'nda futbolda bizlere tarihi bir zafer miras bırakan başkanımıza son görevlerini yaptıklarını ifade ederek, "Şüphesiz insan takdir edilen ömür çerçevesinde yaşar. Doğan'ın maçlarda son dakikalarda atılan gollere ve strese dayanan yüreği bu krizi da aşabilseydi diye haykırıyoruz. Milli takım Türkiye'ye büyük bir zafer hediye etti. Anadolu'nun çorak topraklarına büyük sevinç yaşattı. Ama Hasan Doğan'ın ömrü bu keyfi sürmeye yetmedi. Doğan, futbolcularına cesur yürek derdi. Kendisi de sahada oynanan maçı tribünde 90 dakika yaşayan bir cesur yürekti. Ama takdir-i ilahi onu aramızdan ayırdı. Bugün metanetli olma günü. Artık o tüm Türkiye'ye mal olmuş bir spor adamı" diye konuştu.

Merhum Hasan Doğan'ın oğlu Selim Doğan'da yaptığı konuşmada, "Böyle bir günde acımızı paylaştığınız için teşekkür ederim" dedi.



TAZİYE DEFTERİ AÇILDI

Hasan Doğan için tören düzenlenen TFF'nin 4. Levent'teki merkez binasında taziye defteri de açıldı. Başta kulüp başkanları olmak üzere cenazeye katılanlar taziye defterine üzüntülerini dile getiren yazılar yazıp, başsağlığı dilediler.

KARANFİLLERLE UĞURLANDI

Konuşmalar ve duanın ardından, Hasan Doğan'ın naaşı cenaze aracına götürülürken törene katılanlar tabuta karanfiller attı. Tabutu cenaze aracına kadar Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu ve federasyon yöneticileri ve töreni katılan diğer isimler taşıdılar.

AİLESİ ÇOK ÜZGÜNDÜ

Hasan Doğan'ın eşi Aysel, kızı Zeynep ve oğlu Selim, tören boyunca son derece üzgündü. Özellikle eşi Aysel Doğan'ın son derece üzgün olduğu gözlenirken, konuşmalar sırasında ağladığı görüldü. Aysel Doğan, tören sonrasında yerinden kalkıp, bir süre eşinin tabutuna dokundu ve dua etti.

Bu arada, TFF binasına Hasan Doğan'ın, üzerinde ''Unutmayacağız'' yazılı büyük bir posteri asıldı ve TFF Bayrağı yarıya indirildi.

Düzenlenen tören için TFF binası çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, tören birçok TV kanalından canlı olarak yayınladı. TFF Başkanı Hasan Doğan'ın naaşı, daha sonra konvoy eşliğinde TFF binasından götürüldü.



HASAN DOĞAN'I BİNLER UĞURLADI

Binlerce kişinin doldurduğu Fatih Camisi avlusundaki cenaze namazına, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çok sayıda Bakan, milletvekili ve siyaset adamıyla, spor, iş ve sanat çevresinden birçok kişi katıldı.

Cenaze törenine katılan bakanlar arasında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafız Özak, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, Devlet Bakanları Murat Başesgioğlu, Kürşad Tüzmen ve Mehmet Şimşek yer aldı.

Hasan Doğan'ın ailesi, akrabaları ve yakınlarının yanı sıra, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, İstanbul Valisi Muammer Güler, UEFA Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik, Yunanistan Futbol Federasyonu'ndan bir temsilci, eski TFF Başkanları Haluk Ulusoy ve Levent Bıçakcı, kulüp başkanları, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim ve teknik heyet, sporcular ve teknik direktörler de cenazede bulundu.

Çok yoğun bir katılımın olduğu cenaze töreninde Fatih Camii'nin avlusu tamamen dolarken, Hasan Doğan'ın ailesi, camide de taziyeleri kabul etti.

Cenaze namazı bitiminde edilen duaların ardından Hasan Doğan'ın naaşı,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin omuzlarında cenaze arabasına götürüldü. Doğan'ın cenazesi, toprağa verilmek üzere daha sonra Topkapı Mezarlığı'ndaki aile kabristanına doğru yola çıkarıldı.

Hasan Doğan'ın kızı Zeynep'in, babasının tabutu başında ağladığı görüldü.

Bu arada, cenaze töreni için Fatih Cami içi ve çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Camiyi gören binaların tepesine keskin nişancılar yerleştirilirken, cami çevresinde de ambulanslar yer aldı.

Öte yandan, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, FIFA Başkanı Sepp Blatter, UEFA Başkanı Michel Platini, Yunanistan Futbol Federasyonu Başkanı ve yönetim kurulu adına ayrı ayrı olmak üzere, cenaze için çok sayıda çelenk gönderildiği gözlendi.

Cenaze törenini adeta bir medya ordusu izlerken, birçok kanal canlı yayın yaptı, yüzlerce basın mensubu törende görev aldı.

"DERİN ÜZÜNTÜ İÇİNDEYİZ"

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan'ın ani ölümünden dolayı derin bir üzüntü yaşadıklarını söyledi. Hasan Doğan'ın, Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazına katılan Şahin, burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Hasan Doğan'ın, dünyadan erken ayrıldığını belirterek, ''İnsan veya hayat, bir varmış, bir yokmuş gibi geliyor, ama önemli olan, yaşadığınız dünyada, hangi süre içinde yaşamış olursanız olunuz, iyi izler bırakabilmektir. Hasan Doğan, iyilikler bırakabilen bir insandı'' dedi.

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olduğu sırada Hasan Doğan ile mesai arkadaşlığı yaptığını hatırlatan Mehmet Ali Şahin, ''En sonunda Türkiye'nin en köklü federasyonlarından birinin başkanlığını yürüten Hasan Doğan'ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Ani vefatı üzerine gerçekten tüm milletçe büyük üzüntü yaşadık. Milletimizin başı sağolsun. Futbol camiasının başı sağolsun. Ailesine sabırlar diliyorum. Spor camiasının da büyük bir elem içinde olduğunu görüyorum. Onlara da başsağlığı diliyorum'' diye konuştu.

Cenaze törenine katılanlardan Enerji Bakanı Hilmi Güler, Hasan Doğan'ın örnek kişiliği sportmenliğiyle birleşince, bambaşka bir kişiliğin ortaya çıktığını vurgulayarak, ''Bu da sevgi şeklinde yansıdı. Yeri doldurulacak biri değil. İnşallah yeni dönemde yerini doldurmak için gayret edeceğiz. Tabii zor olacak. Allah rahmet eylesin'' dedi.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de Avrupa Şampiyonası'nda yarı finalde Hasan Doğan ile birlikte olduklarını anlatarak, şunları söyledi: ''Gerçekten üzüntü verici. Ailesine Allah'tan sabırlar diliyorum. Çok değerli bir insanımızı kaybettik. Gerçekten üzgünüz'' derken, Hasan Doğan'ın şampiyona sırasında herhangi bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığı konusundaki bir soruyu, ''Son derece onurlu bir görevi yerine getirmenin mutluluğu içindeydi. Kendisini yakın zamanda tanıdım. Pozitif enerjiyle doluydu. Bunu, yüzünden de görebiliyordunuz. Allah rahmet eylesin'' diye yanıtladı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Hasan Doğan'ın son dönemde Türk futboluna büyük bir başarı kazandırdığını söyledi. Yıldırım, Avrupa Şampiyonası'nda, Hasan Doğan'ın birleştiriciliği ve bütünleştiriciliği sayesinde büyük bir başarı kazanıldığını vurgulayarak, ''Ölümü, ülke olarak hepimizi şoke etti. Allah rahmet eylesin. İyi bir insan, iyi bir işadamıydı. Tüm sevenlerine sabırlar diliyoruz. Mekanı cennet olsun'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de Hasan Doğan'ın her şeyden önce iyi bir adam olduğunu, kendilerini buraya çeken şeyin, bu özelliği olduğunu söyledi. Çelik, ailesinin ve sevenlerinin acısını paylaştığını dile getirerek, ''Rahmet diliyorum. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum. İyi bir işadamı ve futbol adamıydı. İyi bir dosttu. Hoş seda bırakarak giden birisidir'' dedi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan'ın ani ölümünden dolayı derin bir üzüntü yaşadıklarını söyledi. Hasan Doğan'ın, Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazına katılan Şahin, burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Hasan Doğan'ın, dünyadan erken ayrıldığını belirterek, ''İnsan veya hayat, bir varmış, bir yokmuş gibi geliyor, ama önemli olan, yaşadığınız dünyada, hangi süre içinde yaşamış olursanız olunuz, iyi izler bırakabilmektir. Hasan Doğan, iyilikler bırakabilen bir insandı'' dedi.



Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olduğu sırada Hasan Doğan ile mesai arkadaşlığı yaptığını hatırlatan Mehmet Ali Şahin, ''En sonunda Türkiye'nin en köklü federasyonlarından birinin başkanlığını yürüten Hasan Doğan'ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Ani vefatı üzerine gerçekten tüm milletçe büyük üzüntü yaşadık. Milletimizin başı sağolsun. Futbol camiasının başı sağolsun. Ailesine sabırlar diliyorum. Spor camiasının da büyük bir elem içinde olduğunu görüyorum. Onlara da başsağlığı diliyorum'' diye konuştu.

Cenaze törenine katılanlardan Enerji Bakanı Hilmi Güler, Hasan Doğan'ın örnek kişiliği sportmenliğiyle birleşince, bambaşka bir kişiliğin ortaya çıktığını vurgulayarak, ''Bu da sevgi şeklinde yansıdı. Yeri doldurulacak biri değil. İnşallah yeni dönemde yerini doldurmak için gayret edeceğiz. Tabii zor olacak. Allah rahmet eylesin'' dedi.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de Avrupa Şampiyonası'nda yarı finalde Hasan Doğan ile birlikte olduklarını anlatarak, şunları söyledi: ''Gerçekten üzüntü verici. Ailesine Allah'tan sabırlar diliyorum. Çok değerli bir insanımızı kaybettik. Gerçekten üzgünüz'' derken, Hasan Doğan'ın şampiyona sırasında herhangi bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığı konusundaki bir soruyu, ''Son derece onurlu bir görevi yerine getirmenin mutluluğu içindeydi. Kendisini yakın zamanda tanıdım. Pozitif enerjiyle doluydu. Bunu, yüzünden de görebiliyordunuz. Allah rahmet eylesin'' diye yanıtladı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Hasan Doğan'ın son dönemde Türk futboluna büyük bir başarı kazandırdığını söyledi. Yıldırım, Avrupa Şampiyonası'nda, Hasan Doğan'ın birleştiriciliği ve bütünleştiriciliği sayesinde büyük bir başarı kazanıldığını vurgulayarak, ''Ölümü, ülke olarak hepimizi şoke etti. Allah rahmet eylesin. İyi bir insan, iyi bir işadamıydı. Tüm sevenlerine sabırlar diliyoruz. Mekanı cennet olsun'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de Hasan Doğan'ın her şeyden önce iyi bir adam olduğunu, kendilerini buraya çeken şeyin, bu özelliği olduğunu söyledi. Çelik, ailesinin ve sevenlerinin acısını paylaştığını dile getirerek, ''Rahmet diliyorum. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum. İyi bir işadamı ve futbol adamıydı. İyi bir dosttu. Hoş seda bırakarak giden birisidir'' dedi.(HABER3)

-||-

*Hasan Doğan'a Allah'tan rahmet; yakınlarına da sabır diliyoruz...

(laFsata Blog Ekibi)


Aşırı Egzersiz de Zararlı


Aşırı egzersiz özellikle kalsiyum bakımından yetersiz bir beslenme ile yapılıyorsa kemiğin zayıflamasına ve stres kırıklarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Uzmanlar egzersizin daima mantıklı düzeylerde tutulması gerektiğini belirtiyor.

Saklambaç'ın haberine göre; egzersiz sırasında kalbinize fazla yüklenmediğinizi görmek için, her 10 dakikada bir, 10 saniyelik sürelerle nabız hızınızı ölçün. Eğer formda değilseniz, başlangıçta nabzınızın 10 saniyelik nabız sınırınızın taban değerinde kaldığından emin olun. Birkaç hafta içinde yavaş yavaş nabız sınırının tavan değerine çıkarın. Eğer herhangi bir zamanda nabız hızınız olması gerektiğinden daha yükseğe çıkarsa, egzersizi kesin ve nabzınız düşünceye kadar yavaş yavaş yürüyün. Yeniden başladığınızda, egzersizi biraz daha hafiften alın. Egzersizi bıraktıktan birkaç dakika sonra da nabzınızı almaya çalışın. Nabzınız ne kadar hızlı düşerse, o kadar formdasınız demektir. 10 dakika dinlendikten sonra, kalp atım hızınız dakikada 100 atımın altına inmelidir. Eğer gerçekten formdaysanız, nabzınız bir dakikada 70 atıma kadar düşecektir. 20 dakikalık egzersizin sonunda, kendinizi tükenmiş değil, daha dinçleşmiş hissetmelisiniz. Aşağıdaki durumlarda derhal egzersizi bırakın ve doktorunuzla konuşun:


* Konuşamayacak kadar nefessiz kalırsanız.


* Nefes darlığı veya ağrı hissederseniz.


* Başınız dönerse ve kendinizi kötü hissederseniz.(H2)


Bu 400 GB disk ve onun 16 katmanı




Daha Blu-ray'in ayağı suya ermeden, Pioneer 16 katmanda 400 GB veri depolayabilen optik disk geliştirdi. Hey maaşallah.

Artık eminiz ki AR-GE'ciler yemeyip içmeyip "Yarın hangi daha doğru düzgün yaygınlaşmamış ileri teknolojiyi tarihten silsek?" diye uğraşıyor. Bu konudaki son atılım, Pioneer'dan geldi. Pioneer'ın AR-GE departmanı (tercümesi: deli bilimadamları), Blu-ray gibi bir katmanda 25 GB veri depolayabilen ve iki değil tam 16 katmandan oluşan 400 GB'lık bir optik disk geliştirdi. Bir saniye, olayın önemini yeterince vurgulayamadık galiba: 12 santimetre çapında ve sadece birkaç gram ağırlığındaki standart bir CD ya da DVD ile aynı ebatlarda olan bu şey, şu an pek çok ortalama bilgisayar kullanıcısının makinasında bulunan sabit diskten büyük!

Şu an yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlayan Blu-ray dışında, çok katmanlı disk konusundaki bir diğer çaba da TDK'dan gelmişti. Firma 6 katmanlı 150 GB'lık bir optik disk geliştirdi, ancak katman sayısının artışının sinyal okumasını etkilemesi yüzünden bu sayıdan ileri gidemediği gibi, diskleri henüz piyasaya da sürmedi. Pioneer ise DVD'ler için geliştirdiği bir teknoloji kullanıp kesişen katmanlar arasındaki sinyal çakışmasını engelleyerek olayı çözmüş.

Şimdi kullanılan Blu-ray okuyucuların merceklerinde yapılacak küçük bir değişiklikle bu aygıtlarla kullanılabilir hale gelecek devasa diskin yazılabilir olanı da yapılacak. Ancak Pioneer diski kendi üretmeyi düşünmüyor, bu konuda ortaklık kurabileceği bir isim arıyor.



Apple şirini


PC fanatikleri bile bazen Apple ürünlerinin tasarımını kıskanmadan edemez, ama yiğitliğe yoğurt sürdürmemek adına gidip bu ürünleri alamazlar da. Minik bir iPod şeklinde düşünülmüş bu sırıtkan USB hafıza çubuğu, Apple ile PC'nin arasını bir nebze bulacak gibi.


1 GB kapasiteye sahip olanı 20 euro, 2 GB kapasiteye sahip olanı ise 25 euro'ya satılan çubuk, USB 2.0 uyumlu. Sevimliliğini temin eden esnek silikon kaplaması ise aynı zamanda USB ucunu koruyarak kapak kaybolması probleminin önüne geçiyor. Satan bir yer bulursanız, bize de haber verin! (YAHOYT)

6 Temmuz 2008

Nafakaya Facebook İndirimi!


İzmir'de bir mağazada yöneticilik yapan İzzet Turşucu, boşanma davası açtığı bir yıllık eşi güzellik uzmanı Büşra Turşucu'nun eğlenceye düşkün olduğunu kanıtlamak için Facebook'taki fotoğraflarını mahkemeye sundu. Hakim fotoğrafları görünce, Büşra Turşucu'ya daha önce bağladığı 500 YTL tedbir nafakasını 200 YTL'ye düşürdü.


İzzet Turşucu ile Büşra Turşucu (Sayın), geçen yıl arkadaşları aracılığıyla tanıştıktan kısa bir süre sonra evlendi. Evlendikten sonra eşi Büşra'nın kendisine karşı ağır sözler söylediğini ve maddi beklentilerinin yüksek olduğunu iddia eden İzzet Turşucu, bir yıllık evliliklerinde şiddetli geçimsizlik olduğu gerekçesiyle boşanma davası açtı. İzmir 4'üncü Aile Mahkemesi'nde görülen boşanma davasında İzzet Turşucu, 30 bin YTL'si maddi ve 25 bin YTL'si manevi, toplam 55 bin YTL de tazminat talep etti.


Büşra Turşucu ise asıl mağdurun kendisi olduğunu, evlilik birliğine bağlı kaldığını iddia etti. Avukatı Ercan Dönmez aracılığıyla cevap dilekçesi veren Büşra Turşucu, evi eşinin terkettiğini öne sürdü. Büşra Turşucu, maddi beklenti içinde olmadığını, aksine eşinin ailesinin maddi durumlarını düzeltmesi için, kendi üzerindeki ziynet eşyalarını bile verdiğini söyledi. Büşra Turşucu eşinin cinsel rahatsızlığının tedavisi için internetten birçok ürün sipariş ettiğini, destek olduğunu öne sürdü. Eşinden boşanmak istemediğini belirten Büşra Turşucu, evliliği için güzellik uzmanlığı mesleğini bıraktığını anlattı. Büşra Turşucu, eşinden ayrılmak istemediğini, ancak boşanmaları halinde uğradığı zararlardan dolayı kendisinin de 30 bin YTL'si maddi, 25 bin YTL'si manevi toplam 55 bin YTL tazminat ile tedbir nafakası istediğini söyledi. Hakim, Büşra Turşucu'nun talebi üzerine 500 YTL tedbir nafakası bağladı.


TANIKLAR DİNLENDİ


İkinci duruşmada İzzet Turşucu'nun tanıkları dinlendi. Tanık olarak dinlenen Turşucu'nun babası Hasan Turşucu, “İkisi de birbirlerini isteyerek evlendi. Oğlum eşinin aşırı isteklerini artık karşılayamadığını söyledi. Amacım sadece mutlu olmalarını görmekti. Ama gelinim bunlara hep engel oldu” dedi.


Tanık Yunus Emre Kırbay da çift arasındaki sorunların düğün günü başladığını anlattı, “Düğünde takılan altınları bir poşete koyup, birbirlerinin yakınlarına güvenmedikleri için bana verdiler. Büşra sürekli olay çıkarıyordu. Evde yemek yapmıyordu. 9 bin YTL değerindeki takıları daha sonra gelip aldılar” diye konuştu.


FACEBOOK GÖRÜNTÜLERİ NAFAKAYI DÜŞÜRTTÜ


İzzet Turşucu'nun avukatı İlkay Efe, mahkemeye Büşra Turşucu'nun eğlenceye düşkün olduğunu kanıtlamak için ‘Facebook’ta yayınladığı, eğlenirken çekilmiş fotoğraflarını mahkemeye sundu. Hakim, yeni deliller ve sunulan fotoğraflar karşısında Büşrü Turşucu'ya daha önce bağladığı aylık 500 YTL tedbir nafakasını 200 YTL'ye düşürüp, duruşmayı erteledi.


Büşra Turşucu hakkında ayrıca, eşini tehdit ettiği gerekçesiyle İzmir 7'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde ‘Tehdit’ suçundan 6 ay ile 1 yıl hapis cezası istemiyle de dava açıldı. Bu davaya henüz başlanmadı.(MİLLİYET)


İngiltere Bu Yüz'süz İnsanları Konuşuyor!


İngiltere Londra'da çeşitli etkinliklere yüzlerine maske takarak katılan insanları konuşuyor.

Tüm İngiltere, ten rengi maskelerden dolayı adları 'yüz'süze çıkan bu insanların gizemin çözmeye çalışıyor. Wimbledon tenis turnuvasında, ünlülerin ve sosyetenin boy gösterdiği çeşitli yerlerde dolaşan 'yüz'süz insanlar onlara bakan bakışlara aldırmaksızın çok sakin bir şekilde etkinlikleri izliyorlar.


Kim olduğuklarına gelince, işte bu tam bir muamma!! Bazıları scientoji tarikatının absürd bir şekilde protesto edildiği görüşünde, bazıları da önümüzdeki hafta İngiltre televizyonlarıonda son bölümü yayınlanacak 'Dr.Who' adlı belgeselin son bölümünün çekildiğini düşünüyor, bir başka görüş ise bunun akkıllı bir reklam kampanyasına dönüşeceği görüşünde.


Bakalım gelecek günler 'yüz'süz insanların gizemini çözecek mi?(HABERTÜRK)


Türk İnsanı Televizyonda Salak Yerine Konuyor


Türk Beyin Takımı kaptanı Ferhat Çalapkulu, şans oyunlarını seven Türk toplumunun akıl oyunlarına olan ilgisizliğinden şikâyetçi. Var mısın Yok musun? gibi programların da insanları kandırdığı düşüncesinde..

Zekâ oyunlarıyla 16 yıl önce katıldığı Türk Beyin Takımı elemelerinde tanıştı. Bu takımda oyuncu, teknik direktör olarak görev aldı. Şimdi kaptanlığını yapıyor. Türk Beyin Takımı ve Türk Sudoku Takımı ile yılda iki kez dünya şampiyonalarına katılıyor. Bu arada bir elektronik firmasında çalışıyordu. İşinden zevk almadığını fark etti. Oyunevi firmasını kurarak, şirketlere oyun bazlı eğitimler vermeye başladı. Diğer yandan Akıl Oyunları dergisini çıkarmaya girişti. Tüm bu yaptıklarına rağmen, en çok geçtiğimiz hafta Var mısın Yok musun? yarışması hakkında yaptığı yorumlarla dikkat çekti. Ferhat Çalapkulu'yla bu yarışma ve zekâ üzerine Sabah Pazar konuştu.


17 yıldır zekâ oyunlarıyla uğraşıyorsunuz. Ama Var mısın Yok musun? programı hakkında söylediklerinizle dikkat çektiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Popüler birilerine, Acun Ilıcalı'ya laf atılıyor olması ilgi çekti. Keşke yaptığım işlerle hatırlansaydım ama ne yapayım, onlar da düzgün işler yapsınlar, biz de bir şey söylemeyelim...



Bu yarışmanın kötü bir iş olduğunu mu düşünüyorsunuz?


Programın formatını öyle hale getiriyorlar ki, insanları salak hallere sokuyorlar. Acun, çok iyi, devamlı para dağıtan bir adam olarak görülüyor. Ama öyle bir durum yok. Programda olabildiğince cimri davranıyor.


İnsanlar kandırılıyor mu yani?


Bu yabancı formatta bir oyun. Kutular seçiyorsun, ona göre banka sana bir teklifte bulunuyor. Yabancı formatlarda verilen teklifler, Hamdi Bey'inkine göre çok daha yüksek oluyor. Burada hem verilen teklif ortalaması düşük hem de bazen öyle acayip teklifler veriliyor ki... Toplam ödülün kutu sayısına bölünmesiyle oluşan rakamın, teklif edilmesi beklenir. Matematiksel olasılığa göre verilmesi gereken budur. Ama bu bir yarışma programı, heyecan katmak için daha az veriyorlar. Türkiye'nin gelir ortalamasına göre de düşük veriyor olabilirler. Türk insanı için 30 bin YTL iyi para. "30 bin YTL verelim, yeter," diyor olabilirler.


Neden kimse 500 bin YTL kazanamadı?


Aslında bazen insanları zorla yarışmaya devam ettiriyorlar sanki. Bir adamın dört tane kutusu var diyelim. Kutusunda 500 bin YTL, 100 bin YTL, iki tane de küçük var. Banka, o adama 40 bin YTL veriyor. Normalde ortalaması, yani bankanın vermesi gereken para 125 bin YTL. O zaman yarışmacı teklifi almaya değmez diye düşünüyor ve devam ediyor. 40 bin YTL ile kimse hayatını değiştiremez. Ama 500 bin YTL ile ev alırsın, borçlarını ödersin, hayatının güvencesi olur. 40 bin YTL ile yarışmacının hayalleri suya düşüyor. İnsanlar yarışmanın sonuna kadar çok az gidiyor. Halbuki sekizde bir şans var.


Bu programda sizin ilginizi çeken nedir?


Orada insanların psikolojisi çok acayip. Yarışmacı için büyük kutu açan bir adam aslında üzülmüyor. Çünkü kendisi çıksaydı, elindeki büyük kutuyla büyük ödüle gitme şansı olacağı için, büyük açıyor olmak onlar için bir gurur meselesi.


Bu yarışmaya katılsanız şansınız daha yüksek olur muydu?


Hayır olmazdı. Şans kurayla belli oluyor. Daha mantıklı davranma da bir yere kadar olur. Ama daha cesur davranabilirdim. Bir yarışmaya katılmadan önce o program hakkında ön çalışma yapmak gerekir. Geçmiş programları izleyip, analiz yapılmalı. Yarışmayı hazırlayanlar kutulara rakamları belli bir mantıkla koysalar ve onu çözdürmeye çalışsalar, çok keyifli olur. Örneğin tüm yarışmacıların isimlerinin alfabetik sırasına göre ödülleri yerleştirseler. Her programda diziliş farklı bir mantığa göre olsa, insanlar onu bulmaya çalışsa daha keyifli olur.


Türk milleti bu programı neden sevdi? Risk almayı seven bir toplum muyuz?


Türkiye'de aynı format iki kere daha denenmişti. Ama tutmamıştı. Bu İtalyan formatı. Acun'un olması da önemli bir faktör. Biz aslında toplum olarak risk almayı sevmiyoruz ama şans oyunlarını seviyoruz. Küçük çabalarla büyük şeyler yapmak istiyoruz. Bu durum özellikle gençler için büyük tehlike. Hayatlarını hep şans faktörüne göre belirlemeye çalışıyorlar. Ama hayat öyle belirlenmiyor. Var mısın Yok musun? yarışmasında büyük ödülü kimse kazanamadı.(HABERTÜRK)

Keneden korunmanın püf noktaları



Kırsal alanlara gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına böcek kovucu (repellent) ilaçlar sürülmelidir. Giysilere keneleri kovucu/öldürücü etkisi olan ve Sağlık Bakanlığı'ndan izinli spreyler kullanılmalıdır.

Vücut sık sık kene yönünden kontrol edilmeli, kenenin tespit edilmesi halinde kısa sürede cımbız veya pense gibi uygun bir malzemeyle vücuda tutunduğu en yakın kısmından tutularak çıkarılmalıdır.

Kırsal alan ziyaretlerinde mümkün olduğunca kapalı ve açık renkli giysi giyilmeli ve pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır.

Kenenin çıkarıldığı yere alkol veya tentürdiyot sürülmelidir. Keneler kesinlikle elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.

Vücuttan uzaklaştırılan keneler çamaşır suyu, alkol veya insektisit içine atılarak öldürülmelidir. Keneleri vücuttan uzaklaştırması amacıyla eter, kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır.

Özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar kendi vücutlarını ve çocuklarının vücutlarını sık sık kene yönünden kontrol etmelidir.

Kene ile temastan sonra kişi 10 gün süreyle takip edilmeli ve ani başlayan ateş, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi belirtilerin olması halinde en yakın sağlık kuruşuna müracaat edilmelidir. Erken teşhisin konması destek tedavisine de erken dönemde başlanmasını sağlayacak, böylelikle tedavi şansını artıracaktır.

İnsanların ve hayvanların kanlarına veya diğer vücut sıvılarına korunmasız temas edilmemelidir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından büyükbaş hayvanların kene açısından ilaçlanması yapılmaktadır.(GAZETEPORT)

Dr.Arzu Özgeneci,
VKV Amerikan Hastanesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Boğa güreşleri için 'öldüler'


Bir grup hayvan hakları koruyucusu, İspanya'da geleneksel olarak düzenlenen boğa güreşlerini kınamak için farklı bir protesto yolunu seçti; ölü taklidi yapmak.

Birçok insanın karşı çıktığı ve çoğu zaman tartışmalara neden olan İspanya'nın meşhur boğa güreşleri için yeniden bir protesto yapıldı. Ancak bu defaki insanı fazlasıyla rahatsız edici türden. Onlarca insanın yere yatıp ölü taklidi yapması, yoldan geçenlerin tepkilerine maruz kaldı. Vücutlarını kana boyayan grup, ünlü San Fermin Festivali'nden bir gün önce böyle bir protesto yaparak dikkatleri üzerine çekmeye çalıştı.

San Fermin Festivali, 6 Temmuz'da İspanya'nın Pamplona kentinde gerçekleşen ve boğaların sokaklarda insanları kovaladığı festival olarak biliniyor. Çeşitli müzik konserlerinin ve eğlence aktivitelerinin de yapıldığı festivalde, şimdiye kadar birçok kişi boğalarla çarpıştığı için yara aldı.(GAZETEPORT)

15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali Devam Ediyor


15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali' ikinci haftasına Aya İrini Müzesi ve Arkeoloji Müzesi bahçesindeki üç konserle giriyor.

Aya İrini Müzesi’nde 7 Temmuz akşamı grup üyeleri arasında Hüsnü Şenlendirici’nin de olduğu Taksim Trio ve tabla ustası Zakir Hussain, 8 Temmuz Salı akşamı da Rufus Wainwright sahne alacak.

Arkeoloji Müzesi bahçesinde ise aynı akşam Grammy ödüllü usta cazcı Ivan Lins ve Nnenna Freelon izleyicisiyle buluşacak.

TAKSİM TRIO, ZAKIR HUSSAIN İLE SAHNEDE

İstanbul Caz Festivali, Türkiye’den virtüözleri uluslararası alanda büyük saygınlık sahibi müzisyenlerle buluşturmaya devam ediyor. Hüsnü Şenlendirici’nin klarneti, Aytaç Doğan’ın kanunu ve İsmail Tunçbilek’in bağlamasından oluşan Taksim Trio, büyük tabla ustası Zakir Hussain ile 7 Temmuz'da saat 21.00’de Aya İrini Müzesi’nde aynı sahnede olacak.

Müzikseverlerin 2006 yılında Caz Festivali kapsamında izlediği, Hint müziğinin en büyük ustalarından Zakir Hussain’in Taksim Trio’yla birlikte vereceği konser, izleyenleri doğu ritimlerinin etkileyici atmosferiyle buluşturacak.

YENİ OZANLAR’IN KONUĞU RUFUS WAINWRIGHT

Festivalde geçtiğimiz yıllarda Antony and the Johnsons, Cocorosie ve Kings Of Convenience gibi isimleri ağırlayan “Yeni Ozanlar” serisinin bu seneki konuğu, neo-folk akımının önemli temsilcilerinden şarkı yazarı-şarkıcı Rufus Wainwright olacak.

Son dönemin alternatif yıldızı Wainwright, 8 Temmuz Salı akşamı saat 20.30’da Aya İrini Müzesi’nde piyanosu ve muhteşem sesi ile ilk defa İstanbullu hayranlarının karşısına çıkacak.

Wainwright, ilk turnesine on üç yaşındayken kendisi gibi müzisyen annesi Kate McGarrigle ve kız kardeşi Martha Wainwright ile çıktı. 1998’de kendi adıyla çıkardığı ilk albümünün ardından ünü hızla yayılan sanatçı, “Want One” ve “Release The Stars” gibi albümlerle büyük övgü topladı.

Rufus Wainwright bu yıl da “Rufus Does Judy at Carnegie Hall” albümü ile raflarda yerini aldı.

Aynı akşam caz dünyasının iki ünlü ismi Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde bir araya gelecek. Eklektik müzik zevkini, kendine özgü dinamik yorumuyla bütünleştiren caz vokalisti Nnenna Freelon ile müzik kariyerindeki 35 yıla 27 albüm ve 250 şarkıyı sığdıran Brezilyalı şarkı yazarı-şarkıcı Ivan Lins, saat 22.00’de konser verecek.

Türkiye’ye ilk kez gelen caz vokalisti Nnenna Freelon, altı kez Grammy ödülüne aday gösterildi. Brezilya’nın ünü sınırlar ötesine taşmış 63 yaşındaki Rio’lu Ivan Lins ise “Acariocando” adlı albümüyle büyük başarı yakaladı.

İstanbul'da 'Electronica Festival' coşkusu



Türkiye'nin ilk dans müziği festivali Electronica Festival İstanbul, ilk 4 senede 62.000 katılımcıyı ağırladı ve beşinci senesinde sürpriz sanatçılar ve ilgi çeken prodüksiyonuyla geliyor. Artık tüm dünyada tanınan ve referans festivaller arasına giren, 4 sene içinde 400'u aşkın performansa ev sahipliği yapan Electronica Festival İstanbul 2008 senesinde de birçok önemli ismi konuk ediyor. 2008 senesinde 20.000 katılımcı hedefiyle yola çıkan Electronica Festival İstanbul, 11 ve 12 Temmuz tarihlerinde sahne ve ışık şovlarıyla katılımcılara 5. yıl coşkusunu yaşatıyor.


Beşinci senenin DJ headliner'ı Türkiye'de ilk performansını verecek olan, dans müziği müzik sahnesinin isimlerinden David Guetta. Ünlü prodüktör Trentemöller ise ilk kez canlı performansıyla festivalin ana sahnesinde müzik ziyafeti sunacak. Senelerdir gelmesi beklense de Türkiye'de performans verememiş olan, Kanada'nın yıldızı Tiga da ilk kez Electronica Festival İstanbul 2008'de. Electronica Festival İstanbul 2008 bir ana sahne ve bir dev çadır olmak üzere 2 sahnede gerçekleşiyor. 2 büyük sahneye ek olarak 500 kişilik 'Silent Disco' sahnesi de festivalcilerle buluşuyor.


Her iki gün de ana sahnedeki performanslarla gündüz saatlerinde başlayacak festival, gece yarısından sonra çadır alanında dünyanın en iyi DJ'leriyle sabahın ilk ışıklarına kadar sürecek. Electronica Festival İstanbul 2008 biletleri tüm Biletix satış ofislerinden, Biletix web sitesinden ve etkinlik günü Parkorman'da

'Beni bir gün Meclis'te göreceksiniz'


Tuğba Özay milletvekili olmakta kararlı...

Hapisteyken yazdığı 'Bedel' adlı kitabının ilk imza gününde yoğun ilgiyle karşılaşan Tuğba Özay, birbirinden iddialı açıklamalar yaptı...

MECLİS'E GÖZ DİKTİ ..!

Çok mutlu olduğunu dile getiren Özay, "Kitap yazmak albüm yapmak gibi bir şey değil. İnsanların duygularına hitap ediyorsunuz. Kendi duygularınızı dile getirerek, insanların kafasında sizin hakkınızda oluşmuş olan yargıları değiştirebiliyorsunuz" dedi. İmza gününde kendisine yöneltilen soruları da yanıtlayan Özay, hapisteyken siyasi çevrelerden de destek telefonları aldığını söyledi ve "Beni bir gün mutlaka TBMM'de göreceksiniz" diye konuştu. Tuğba Özay, hapisten çıktıktan sonra fiyatını arttığı yönündeki haberlere de şu sözlerle açıklık getirdi: "Benim fiyatım her zaman yüksekti. Ben bu piyasada fiyat belirleyici bir insanım. Geçmişte de benden sonraki ya da benim ayarımdaki mankenlerin fiyatı, benim verdiğim fiyata göre belirleniyordu. Artık her işi kabul etmiyorum. Kendime vakit ayıracağım. Hedefim; televizyon ve sinemada başarılı olup, bir model okulu açmak."



Daha önce de kitap yazmıştı...!


''Rulet Operasyonu'' soruşturması çerçevesinde 167 gün tutuklu kalan Tuğba Özay, 23 Ocak 2008'de tahliye edilmişti. 1 Mayıs'ta daha önce tutuksuz olarak yargılanan Tuğba Özay'ın duruşmalardan vareste tutulması kararlaştırılmıştı.

Kitaptan...

"Başımı şöyle hafifçe sağa çevirip baktığımda fırfırlı eteğiyle kapının önünde bisikletine binen bir çocuk görüyorum. Tam kalbinin ortasında minik telaşlı bir serçe taşıyan, sevmek ve sevilmek isteyen, yaşamı sevmek ve sevilmekten ibaret bir heyecan olarak hayal eden küçük bir kız.

Sonra gazeteleri okuyup televizyonları seyrederken, ülkenin en ünlü mankeninin yanından hiç ayırmadığı hatta içinde taşadığı o küçük kızın hiç fark edilmediğini görünce şaşırıyorum.

O küçük kız şaşırıyor...

Sonra... Sonra ellerim kelepçeleniyor ve hapishaneye götürülüyorum. O küçük kıza yaşamın sevmek ve sevilmekten ibaret olmadığını öğretmek için... Sonra o küçük kız eğilip, bükülüp, çarpıtılıp başka başka şekillere sokuluyor. Hiç olmadığı şekillere...

Ve işte şimdi o küçük kız konuşuyor... Kendine, yaşadıklarına ve gördüklerine dair... Üstelik tüm içtenliğiyle... Yaşamın sevmek ve sevilmekten ibaret olduğuna inanmanın bir mücadele biçimi ve bir duruş olduğunun bilinciyle... O minik serçenin telaş ve sıcaklığını göğüs kafesinde her an hissederek..."(SABAH)


Çinliler UFO'nun da sahtesini yaptı

Ünlü markaları taklitlerini yapmasıyla meşhur Çinliler bu kez de UFO'nun sahtesini yaptı..

Dünyada birçok ünlü markaya ait ürünlerin taklidini yapıldığı Çin'de bir şirket, taklitte bu kez ilhamını atmosfer dışından aldı. Harbin adlı bir Çin firması, taklit UFO yaptı.



Çin haber ajansı Xinhua'nın geçtiği habere göre, uzaktan kumanda ile çalışan UFO, 1,2 metre çapında. Dikey olarak havalanıp inebilen araç, 1000 metre uçabiliyor ve saatte 80 kilometre hıza ulaşabiliyor. Haberde, 4 milyon dolara geliştirilen UFO'nun, hava fotoğrafçılığı, coğrafi araştırmalar ve acil durum aydınlatmalarında kullanabileceği belirtildi.(İLGİNÇ-HABER.COM)